BODY A { TEXT-DECORATION: none } A:hover { TEXT-DECORATION: none }

YEREL YÖNETİMLER YASA TASARISI...
Tasarının gerekçesi
 
Yerel Yönetimlere ilişkin çeşitli yasalarda değişiklik öngören yasa tasarısı, 20 Nisan 2001'de TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Ancak tasarı, 11 Mayıs'ta Hükümet tarafından geri çekildi.

31 Temmuz 2001'de tekrar TBMM'ye sunulan yasa tasarısı, ekim ayında TBMM'nin ilgili komisyonlarında görüşülmeye başlandı.
 

70 maddeden oluşan Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında görev bölüşüm ve hizmet ilişkilerini yeniden düzenliyor. Tasarının genel gerekçesinde, düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile yerel yönetim hizmetlerinin verimliliğinde gerçek bir artış ve iyileşmenin sağlanacağı kaydedildi. Tasarının, ülkenin yönetim yapılanmasının geleceğin şartlarına uygun hale gelmesini sağlayacak diğer reformlara da zemin oluşturacağı bildirildi.

Tasarının “Hizmet ilişkilerinin esasları”nı belirleyen maddesine göre, bakanlıklar, yerel yönetimlerin kendi sorumluluk alanlarına giren hizmetlerinin ulusal ve bölgesel düzeyde koordinasyonunu sağlayacak. İl ve ilçelerde koordinasyon, vali ve kaymakamlar aracılığıyla sağlanacak. Bakanlıklar, yerel yönetimlere rehberlik edecek, teknik destek sağlayacak ve personelinin eğitimine yardımcı olacak.

Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında ulusal düzeyde hizmet ilişkisi, koordinasyon, işbirliği, yardımlaşma ve mevzuat düzenlemeleri konularında bilgi alışverişinde bulunmak, ortak sorunları değerlendirmek ve bunların çözümü konusunda yönlendirici kararlar almakla görevli Mahalli İdareler Ortak Kurulu oluşturulacak.

Tasarı ile yerleşim birimlerinin oluşumunu belirleyen Belediyeler Yasası’nın ilgili maddelerinde de değişiklik yapılıyor. Buna göre, belediye kurabilmek için merkeze olan 500 metrelik mesafe 5 bine, 2 bin nüfus şartı da 5 bine çıkartılıyor.

Cadde, sokak, meydan, park ve tesislerin isimlendirilmesi veya isimlerinin değiştirilmesi ile beldeyi tanıtıcı amblem ve flamaların belirlenmesine ilişkin meclis kararlarının mahallin mülki amirinin onayı ile yürürlüğe girmesi şartı getiriliyor. Böylece rastgele isim değiştirilmesi ve amblem kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor.

Yerel seçim tarihinden önceki 1 yıllık süre içinde memur ve daimi işçi kadrolarına açıktan atama yapılamayacak, afet halleri dışında geçici işçi ve sözleşmeli personel sayısı artırılamayacak. İstihdam edilecek personele ödenecek maaş ve ücretlerinin yıllık tutarı, bütçe gelirlerinin yüzde 30’unu geçemeyecek.

Yasa Tasarısı ile yerel yönetimlerin gelirleri artırılıyor. İllerde gerçekleştirilen genel bütçe vergi tahsilatının yüzde 5’i o ildeki belediyelere, nüfuslarına göre dağıtılacak. İstanbul için getirilen özel bir düzenlemeyle, kentteki vergi gelirlerinin binde 7’si İl Özel İdaresi’ne bırakılıyor. Yerel yönetimlerin genel bütçe gelirlerinden aldığı paylar da yükseltiliyor.
 

GENEL GEREKÇE

İdari sistemin aşırı merkeziyetçiliği, mahalli idarelerin kaynak yetersizliği içinde olmaları, görev ve yetki konularındaki tereddüt, yetersizlik ve hukuki boşluklar, mahalli idareler üzerindeki aşırı vesayet uygulamaları, nitelikli personel, teşkilatlanma ve açıklık ve demokratik katılım konusundaki yetersizlikler, rasyonel olmayan hizmet alanları, imar uygulamalarındaki yetersizlik ve ahenkli kentleşmenin sağlanamaması, mahalli idare gelirlerinin hizmetleri yerine getirme bakımından yetersiz kalması ülkemizde hemen herkesin üzerinde mutabık olduğu hususlardır. Gerek ulusal kalkınma planlarında, gerekse hükümet programlarında “mahalli idare reformu” hep en önemli hedeflerden biri olarak yer almıştır. Fakat bu konuda 1984 yılından itibaren artırılan belediye ve il özel idare gelirleri ve 1987 yılında İl Özel İdaresi Kanununda yapılan değişiklikler dışında önemli bir adım atılmamıştır. Btı adımlar da sorunun bütünüyle çözümü için yeterli olmamıştır.

Mahalli idare hizmetlerinin etkin, verimli, ekonomik, mahalli imkan, ihtiyaç ve tercihlere uygun biçimde yürütülememesinde merkezi idare ile mahalli idareler arasında görev, yetki ve kaynak paylaşımı konusunda diğer çağdaş ülkelerde uygulamaya konulan reformların ülkemizde hayata geçirilememesinin büyük rolü olmuştur. Yürürlüğe girdikleri dönemin şartlarında oldukça modern ve yeterli olan kanunlarımız, ekonomik, teknolojik ve sosyal alanlardaki değişimler karşısında yetersiz kalmaya başlamıştır.

Bu Tasarı ile, mahalli idare birimlerinin uygulamada karşılaştıkları meselelere çözüm getirilmekte, mahalli idareler işleyişi basitleştirilmekte, mahalli idarelerin kendi aralarında ve merkezi idare ile işbirliği ve yardımlaşma imkanları geliştirilmekte, halkın hizmetlere kolay ulaşımı ve sorunların mahallinde çözümü sağlanmakta, yönetimde açıklık ve katılım ile mahalli idarelerin demokratik kültüre katkısı artırılmakta, mahalli idarelerin hızlı karar alma ve uygulama kabiliyetlerini olumstız yönde etkileyen vesayet uygulamaları kaldırılmakta, mahalli idareler mali kaynaklar, hukuki yapı ve personel bakımlarından mevcut ve artan sorunları ile başa çıkabilecek bir kapasiteye ulaştırılmaktadır.

Tasarının kanunlaşmasıyla mahalli idare hizmetlerinin verimliliğinde gerçek bir artış ve iyileşme sağlanmış olacaktır. Bu iyileşme kendisini, sadece mahalli hizmetlerin nicelik olarak artışı, daha hızlı ve daha ekonomik yerine getirilmeleri olarak değil, aynı zamanda demokrasi kültürünün gelişmesi, halkın karar alma ve icra süreçlerine katkı ve katılımının artması biçiminde gösterecektir. Bu başlangıç, aynı zamanda ülkemizin idari yapılanmasının geleceğin şartlarına uygun hale gelmesini sağlayacak müteakip reformların zeminini oluşturacaktır.