Hisbe Teşkilâtı
Hisbe,
kelime anlamı itibariyle, bir işi sadece Allah
rızası için yapmaktır. Bir hukuk ve sosyal
hizmet müessesesi olarak ise, iyiliği (ma'rufu)
emretmek ve
kötülükten
(münkerden) sakındırmak görevi şeklinde
tarif edilmiştir. Eski hukukumuzda halifenin
yetkileri arasında bulunan kaza (yargı)
görevinin tamamlayıcısı olarak kabul edilen
hisbe görevi, velâyet'ül-his-be adı altında
ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu görevi
ifa eden şahıs veya makama muhtesip adı
verilmektedir. Zaten çirkin işleri yapan
şahsı kınamaya da ihtisab denmektedir.
İhtisab kelimesini derli toplu olarak şöyle
tarif edebiliriz: «Devletin vaz'ettiği
kanunları icra, aykırı hareketlerden
sakındırma ve belde ahalisinin işlerini
İslâm hukukunun esasları çerçevesinde
kontrol etmek görevine ihtisab denir.» (58)
Eski
hukukumuzda hisbe görevi, adlî yargı ile
idarî yargı arasında bir görevdir. Yani
sınırlı olsa da muhtesibin de bir yargı
görevi mevcuttur. Muhtesib, ölçütartı
davalarına, aldanma ve aldatma ile ilgili
davalara ve de borcun ifası konusunda çıkan
uyuşmazlıklara bakabilmektedir. Ancak netice
itibariyle muhtesib de kadıya bağlı bir
memurdur. (59) Muhtesib olabilmek için,
müslüman, tam ehliyetli, erkek, âdil,
görevlerini ifaya muktedir bulunmak ve
yükleneceği görevi yürütebilecek kadar ilim
ve fazilet sahibi olması gerekir. Ayrıca
devletin ilgili makamı tarafından bu vazifeye
tayin edilmesi de şarttır. (60)
Muhtesibin
görevlerini ise, korumak ve kontrol etmekle
görevli olduğu hakların mahiyetine göre üç
gurupta toplayabiliriz: Birincisi; Allah hakları
yani kamuya ait haklarla ilgili. Bunlar,
ibadetlerin ifası, umumî âdabın korunması
için yasaklara uyulup uyulmadığının
kontrolü ve İslâm hukukunun caiz görmediği
muamelelerin önlenmesidir, ikincisi; hususî
hakları yani insan haklarını korumaktır.
Üçüncüsü; sosyal güvenlik haklan gibi karma
hakları korumaktır. Yani muhtesib; ibadetlerin
nasıl ifa edildiğini, umumî âdabı, genel
sağlığı (tıp ilmi, eşyaların temizliği,
yiyecek içeceklerin temizliği açısından)
kontrol edecek; çarşı pazarı, umumi yollar ve
binaları, tartı ve ölçü aletlerini her
açıdan denetleyecek; ticari muameleleri
murakabe edecek, kamu yararı gerektiriyorsa
fiyatları tesbit edebilecek (narh koyma yetkisi
ve ihtikarı (karaborsacılığı) kesinlikle
önleyecek; kamu menfaatleri açısından olan
her tedbiri alabilecektir (kölelerin ve
hayvanların sahiplerine karşı, işçi ve
kiracıların ise işveren ve ev sahiplerine
karşı korunması gibi). (61)
Görüldüğü
gibi günümüzdeki belediye teşkilatı, eski
hukukumuzdaki hisbe teşkilatının sadece bazı
görevlerini ifa etmektedir, İslâm hukukuna has
örjinal bir müessese olan hisbe teşkilatı,
Hz. Peygamber devrinden beri vardır. Hz. Ömer
devrinde bu teşkilat daha da gelişmiştir. Hz.
Ömer bu görevi bizzat da ifa ediyordu. Dört
halifeden sonra gelen İslâm devletlerinde,
hisbe teşkilâtı daha da gelişmiştir.
Abbasiler'de dar'ül-his-be adı altında
teşkilâtlanan bu müessese, Fatımîlerde ve
Eyyubilerde merkez ve taşra teşkilatı olarak
genişlemiştir. (62)
(58 )
Taşköprîzade. Ahmed, Miftah'us-Saâde,
Haydarabad 1328/ 1329, c. I, sh.
345; Ebu Ya'lâ 268 vd.
( 59 ) En-Nebhan,
622-624; Ebu Ya'lâ, 268 vd.
( 60 ) Ebu
Ya'lâ, 269 vd.; Kavakçı, Yusuf Ziya, Hisbe
Teşkilâtı, Ankara 1975, sh.
22 vd.
(61) Ebul-Ulâ,
271 vd: En-Nebhan, 624-643; Ergin, Mecelle-i
Umur, 1/32 vd.
(62) KAvakçı,
Hisbe İlişkileri; 47 vd.; Ergin, Mecell-i Umur
1/309 vd.
|